

” Dahası insanlar, ( vahşi) canlılar ve evcil hayvanlar da ( uyumlu) bir farklılığın renklerini taşıyorlar. İşte ( kullar da farklılıkta) böyledir ve Allah’a kulları içinde yalnızca ( bunun hikmet ve amacını) bilenler hakkıyla saygı duyarlar: çünkü Allah çok üstün ve yücedir, tarifsiz bir bağışlayıcıdır. ( Fâtır sûresi, âyet 28)
Tarihi seyr içersinde, öğretmenlerimiz hep baş tacı edilmiş, edilmeye de devam edilecektir. Asr-ı Saadet döneminde Ashab-ı Suffe ehlini eğitenler, onlara öğreticilik yapanlar, makamlarını arkadan gelenlere bırakarak gönül hoşnutluğu içersinde dar-ı bekaya göçmüşlerdir.
Hazreti Ali (ra)’ın ” Bana bir harf öğretenin kölesi olurum.” düsturu, ölümsüz prensibi bu gün hali hazır okullarımızın baş köşelerinde yerini almış, sevgili öğretemenlerimizde öğrencilerine bunu talim ettirmektedir.
1962 yılında köyüm Karagöz’de daha ikinci sınıfta okurken, okulumuza müfettiş gelmişti. Öğretmen Aziz Bozkurt hoca, tek sınıfta beş sınıfa birden ders veriyor, ondan ona koşuyor, dur durak bilmeden görevinii sürdürüyordu. Müfettiş bey, beşinci sınıfta arkadaşlara, ” Dört halifeyi anlatırmısınız?” sorusunu sormuştu. Öğrencilerden müsbet bir cevap alamayınca bendeniz ikinci sınıftan el kaldırarak, cevap vereceğimi bildirdim.
Müfettiş bey, beni küçük görerek, “madem ki öyle say bakalım !” dedi. Ayağa kalkarak, birinci halifenin Hz. Ebu Bekir, ikinci halifenin Hz. Ömer, üçüncü halifenin, Hz. Osman ve dördüncü halifenin Rasululllah (sav)’in damadı Hz. Ali olduğunu söyledim. Müfettiş bey gülerek bana teşekkür etti ve ders sonunda bizzat görüşelim dedi.Sonrasında görüştük, ilkokul biter bitmez , kendisini bulmasını tenbih etmişti.
Ama, ne yazıktır ki, maddi sorunlar sebebiyle okula devam edemedim. Ama, benim gönlümde, aşk fırtınaları kopmuş oldu.. Okul aşkı, okul sevdası o tarihten bu yana içimi kemirir, aile efradıma okumanın,tahsil yapmanın olmazsa olmazlığını her dem vurgularım..
Orta okul, Lise, hafızlık eğtimim, İmam-Hatip Lisesi, yabancı dil kursu derken dört sene gib zaman diliminde de Hollandacaya müdavim oldum.. Dolayısıyla, bu aşkla, bu iştiyakla, bu hasretle öğretmenleri sever ve sayarım.
İlçemiz Afşin’da emektar hocalarımı saygı ile anarım. Aziz Bozkurt, Ali Ardıç, Osman Polat, Fevzi Gören, Mehmet Karabulut, Mehmet Gökkaya, Mehmet Tüten, Şemseddin Şahin hoca, Ahmet Berk, Çavuş hoca, Teber Soyer hoca, Adil Güzel hoca ve benzeri kıymetleri unutmam mümkün değildir. Muzaffer Vural bey, İhsan hoca, İskender hoca, Fikri Şahin hoca, K. Maraş’tan Necmettin hocayı merhum, Ali Haydar hocayı ve tüm yaşayan ve yaşamakta olan değerleri sevgi ve saygı ile anarım. Ahmet Hoca, Enver Eken üstad, Celal Kaya, Mustafa Demir, Fikret Demir hocayı ve Hasan Hüseyin Barutçu’yu da es geçmem mümkün değildir.
Öğretmenlerimiz canları pahasına kendilerini bu millet evlatlarına hasretmişlerdir. Zaman zaman anarşizmin kör kurşunlarına tenlerini, canlarını teslim ederek tedrisat yaptırdıkları okullarının kapısına kilit vurdurmamışlar. Ders zili çalınmış, İstiklal Marşımız gürül gürül okunmuş, bundan sonrada okunmaya devam edecektir.
Ancak tüm bu müsbet ifadelerden sonra, öğretmenin kahve köşelerinde, ağızlarında illet içeren sigara ile vakit öldürmelerini kat’iyyen tasvip etmiyorum. Terü taze bilgi donanımlarını sigara dumanları arasında heba etmelerini kınıyorum..
Netice olarak,
Ümid ederiz ki, gerek çalışan, gerek emekli olmuş hocalarımız unutulmaya terkedilmezler.. Onlar, camileri lebalep dolduran, mihraplaarı süsleyen, minberlerde kükreyen imamlarımızı, müezzinlerimizi yetiştiren insanlardır.
Merhum Hamdi Mert hocamın Adana İmam-Hatip Lisesindeki kendisini yetiştiren hocasını anması beni derin düşüncelere sevkederdi. Her ikisine de rahmet diliyorum..
Umarız ki, Devletimiz tüm emeklilere sahip çıktığı, kol kanat gerdiği gibi emekli öğretmenlermizi de ihmal etmez İnşallah!.. Gönlümüz istiyor ki, bir öğretmen dar-ı bekaya devlet eliyle uğurlansın, bürokrasi tarafından ebedi istirahatgahına yolcu edilmiş olsunlar!..
Son sözler olarak, 24 Kasım öğretmenler gününün hayırlara vesile olmasını niyaz eder, emektar öğretmenlerimize saygılar sunarım.. Selam ve dua ile..
*
Şerafettin Özdemir



