

” Ramazan ayı öyle bir aydır ki , insanlığa rehber olan ( hidayet) ,bu rehberliğin apaçık belgelerini taşıyan ( ( beyyinât ) ve hakkı batıldan ayıran (Furkan) Kur’ân işte bu ayda indirilmiştir: Sizden biri bu aya ulaştığında oruç tutsun, hasta ya da yolcu olan kimse de başka günlerde iade etsin! Allah sizin için kolaylığı ister, szin için zorluğu istemez, oruç günlerini tamamlamanızı, sizi doğru yola ulaştırdığı için O’nu yüceltmenizi ve şükretmenizi ister.” ( Bakara sûresi, âyet 185)
Hamdü sena olsun ki, 2025 yılı mübarek Ramazan ayına, 1 Mart Cumartesi günü girmiş bulunuyoruz. Ramazan ayının milletiimze,. alemi İslam’a huzur, barış, bereket ve refah getirmesini temenni eder, tutacağımız oruçların kabulünü Cenab-ı Zül celal Allah’tan niyaz ederim.
Azjz Kur’an’ın doğduğu bu ayı, doya doya kutlamamak, gecelerini, gündüzlerini değerlendirmemek mümkün müdür? Tabii ki, bu kıymetli zaman dilimlerini, oruç tutarak, Kur’an okuyarak, arlayarak. yüce emirlerini hayatımızda ailemizde., aile efradıda bzzat yaşayarak değerlendirmeliyiz!..
Camilerimizde muhteşem, unutulmayacak proğramlarla güzel ve dolu dolu bir kutlu ay yaşamalıyız!.. Bu seneki ramazan hatimlerimiz geçmiş yıllara göre daha farklı olmalıdır.. Sayısını bilemediğimiz hatim okumaları değil, anlayarak, yaşayarak emirlerini anlayarak bir hatim silsilesi yaşamalıyız.
Evimizde, ailemizle, çocuklarımızla , iş yerimizde elde Kur’an, dilde Kur’an ve gönülleri kuşatmış bir Kur’an ile bu Ramazan ayını yaşamalıyız!.. Anlamadan, içeriğine vakıf olmadan okumuş olduğumuz hatimleri anlayarak, hayatımıza yansıtarak okumalı, gelecek günlerimizin mutlu ve kutlu geçmesini sağlamalıyız!..
Şu yeşanmş acıklı mes’eleyi dillendirir isek, mes’elenin vahameti kendiliğinden ortaya çıkacaktır!.. Kendi İlçem Afşin’da tanımış olduğum bir hacı efendi tanırım!.. Bu hacı efendiyi ne zaman görmüş olsam, elinde bir not defteri ile, Dedesinin yerine umre yaptığını, babasının yerine, annesinin yerine defalarca Kabe’ye gittiğinden söz etmektedir.
Yine bir gün, zikredilen hacı efendinin umre seferlerini saymasına tahammül edemeyip: ” Hacı efendi, Kur’an Kurslarında, İmam-Hatip Liselerinde penceresiz,. kapısız binalarda eğitim gören öğrencileri hiç düşündün mü, bir defa olsun bunlara elini uzattın mı?” sorusunu sormak zorunda kaldım!.. Bu müthiş soruyu keşke sormaz olsaydım daha iyi olurdu!.. Bana öylesine bir bakış attıki bunu unutmam mümkün değil!.. ” Hocam!.. Bu bahsettiğin yerlerin tamiratını da devlet yapsın!” çirkin şekilde cevapladı!..
Tıpkı, bu acıklı mes’ele de izah edilmeye çalışıldığı gibi, sayısız hatim okuma yarışmaları yerine, bir kere okumalı, güzelce okumalı ve anlamını, emirlerini yaşayarak hatimler okumalıyız!.. Okumalıyız ki, mahallemizde miskinler var ise, düşkünler yaşıyor ise, mağdur insanlar yaşam sürüyorsa onların imdatlarına koşalım!..
İftarlarımız onların hazır olmasıyla vücud bulacak, şenlenecek, huzur içerisinde dualar edilecektir!.. Fakirlerin, fukaranın, ezilmişlerin, deprem mağduru olmuş, yakınlarını kaybetmiş insanların duaları arasında Kadir gecesine ulaşmış bulunacağız!..
Netice olarak;
Hamdü sena olsun ki, bu aziz millet evlatları, mübarek Ramazan ayını dolu dolu yaşayarak geçirecek ve Kadir gecesini müteakip mübarek Bayrama kavuşmuş olacaktır!.. Bayram gününde, tekbir tekbir, yer gök inleyecek, arz ve sema arası kardeşlikle dop dolu olacaktır..
Diğer taraftan, ricali devletin başlatmış olduğu ” Barış ve kardeşlik” atmosferi sineleri kuşatacak, gönülleri birleştirecek, askerimiz, polisiimiz sair görevlilerimz hiç yere şehid düşmeyecektir!.. Bu sebeple, her el, her gönül barışa uzanmalı, barışı tökezletmeye çalışanlara fırsat verilmemelidir!..
Milletçe gayretimiz, amelimiz, icraatlarımız hayra koşmalı, millet zenginlik yolunda, refah ve mutluluk yolunda çığır açmalıdır.. Batı ülkeleri ne kadar zengin ise, ABD. ne kadar müreffeh yaşıyorsa, biz millet olarak niçin bunlar gibi yaşamayalım ki? Konumuzu şu ayet meali ile bitirelim:
” Ey iman edenler! Oruç sizden öncekilere olduğu gibi size de yazıldı; belki bu sayede sorumluluk şuuruna erersiniz!” (Bakara sûresi, âyet 183) Selam ve dua ile..
*
Şerafettin Özdemir