Aşkla, şevkle, hasretle, severek, sayarak türkülerini dinlemiş olduğumuz Afşin topraklarının sesi ve soluğu Mahzuni Babanın vefatının üzerinden tam tamamına 22 yıl geçmiş oldu!..
Hacı Bektaşi Veli’nin seveni olarak ozanımıza rahmet diliyor, makamının cennet olmasını niyaz ediyorum!..
Ozan Mahzuni, Afşin toprağının sesi, soluğu ve vicdanı olmuş bir yiğittir.. Sazını, sözünü Afşin toprakları üzerine söyletmiş, dile getirmiş, ağlayanla ağlamış, çoğu kerede sazını konuşturarak Afşin topraklarını, insanlarını dillendirmiş bir şairdir.
Boşa konuşmamış, sazı ve sözü, Afşin Atlas dağına, Ashab-ı Kehf’e, Binboğa dağlarına, Berçenek ovasına, Hurman çayına, Elbistan diyarına söylediği şiirlerle, koşmalarla dolu bir üstaddır!..
Kimi zaman olmuş, bir yiğit insan olan, şiirin babası diye bileceğimiz Abdürrahim Karakoç merhumla şiirde dost olmuş, birbirlerini saygı ve hürmetle selamlamışlardır.
Bazan, yine Afşin’li bir üstad olan Hayati Vasfi beyin ” SAÇLARIN”,” Dile gelen Anadolu” şah eser deyişlerine nazire yapmış, Hünkar Hacı Bektaşla konuşmuş, manen sohbetinde bulunmuş bir dehadır.
Kim, kimler Hacı Bektaşi Veli ile sohbet etmeez ki?..Diyar-ı Mekke’yi, Medine’yi, Şam’ı, Haleb’i gezdikten , ziyaret ettikten sonra Afşin’da bulunan, Afşin topraklarının manevi havası mesabesinde bulunan ” Ashab-ı Kehf” e gelmiş,tam tamamına bu topaklarda ” kırk gün ” Erbain” çıkararak dua ve niyazlarla, göz yaşlarıyla, gönülden gelen iniltileriyle bu topraklara şan ve şeref vermiştir.
İşte, Ozan Mahzuni bu iniltiyi, bu duayı takip ederek Sulucakarahöyük ” Hacı Bektaş”a gömülmeyi vasiyet etmiştir. Makamı cennet olsun!..
Suluakarahöyük yani Hacı Bektaş toprakları kendiliğinden seçilmiş bir diyar değildir. Horasan erenlerinin duaları, istemleri, Arslan Baba’nın arzusu. Hoca Ahmed Yesevi’nin ilhamı ile bu topraklar tercih edilmiştir.
Bendeniz, 1983 yılında Hac yolculuğu için yollarda iken, Bağdat’tan sonra yolumuz üzeri olan Hazreti Hüseyin (as)’ın makamı olan Kerbela Hz. Hüseyin mescidine uğramam, ziyaret etmem, benim için unutulmayacak, sürekli yad edilecek bir anı, bir hatıra olmuştur.
Hollanda’da yaşayan Engin Kaya kardeşin kulağı çınlasın, kendisine acil şifalar diliyorum. Her ikimizin gönlüde istiyordu ki, Kerbela topraklarına gitmek, Kerbela şehidlerini ziyaret etmektir.
Çünkü, Hazreti Hüseyin efendimiz bir davanın, İslam’ın müdafii olmuş, Emevi zulmüne, Yezid barbarlığına baş kaldırmış bir yiğit insandır.
İşte, Ozan Mahzuni de söylemleri ile , dile getirmiş olduğu deyişler ile hak aşıklarına, Hz. Hüseyin üzerine, Kerbela topraklarını bir dertli olarak düşünmüş, sazını konuşturmuş, bilmeyenleri, görmeyenleri, kimin kim olduğunu ifşa etmiş bir aşıktır.
Hülasa, mes’eleyi mezhebi yönden kurtarıp , hoş görü, bir değer, bir İslami kültür muvacehesnde seyretmek, değerlendirmek tarihi bir zarurettir.
Böylesi bir sosyal yaklaşımı Aşık Veysel ustada, Pir Sultan Abdal deyişlerinde, aşık Mahzuni de görmek, yaşamak mümkündür.. Zaten, aşıklar, ozanlar halkın derdiyle dertlenmişler, sorunlarını sözleriyle, sazlarıyla dile getirmişlerdir..
Erzurumlu Aşık Reyhani usta ile bir iki gün uzun sohbetim olmuştu. Allah rahmet eylesin!.. Anlattığı olay şöyledir. Aşık Reyhani, bir gün sol cenah tarafından kaçırılmış, eziyet edilmiş, vücudurda kırılmamış yer kalmamıştır.
Bu durumun vehametinden dolayı, bir gün Ankara’da Başbakan S. Demirel’i ziyaret eder. Yaşamış olduğu kötülüğü, kaçıranları bir anlatır. Vücudundaki sargılı, yaralı organları gösterir. Almış olduğu cevap şöyle olur:
” Ozanım, Reyhani bey, geçmiş olsun!.. Sizler halkın arasında yaşayan insanlarsınız. Bizim gibi yanı başınızda silahlı koruyanınız yok, bekçiniz yok, ama ne çare ki tüm korumalara, polislere rağmen bendeniz Meclis odasında saldırıya uğradım, yumruk yemiş oldum” der.
Mes’eleye bu açıdan bakacak olursak, Ozan Mahzuni de çile çekmiş, yer yer horlanmış, hor görülmüş, deyişlerinden, dillendirdiği sözlerden dolayı te’dip görmüş, bir eziyet insanı ozanımızdır..
Ozan Mahzuni merhum bir halk insanı, millet kahramanı olduğu için tabii ki, toplum bünyesinde görülün eksiklikleri, yoklukları, kırgınlıkları, gelişi güzel düelloları dile getirecek, çözüm yolu sunacaktı. Bunu yaparak dar-ı bekaya göçmüştür..
Netice olarak;
Afşin toprakları böylesi kahramanlarla lebabelp dolu bir diyardır. Aşıklar, ozanlar, şairler bu diyardan yetişerek Afşin(i dile getirmişlerdir.
Yine bir Afşin evladı olan Erbabi ustad, İnsan Emirlioğlu, Osman Konak merhum, Elbistanlı Ahmet Çıtak merhum, Karakoç kardeşler.Hayati ağabey, Kul Hamid merhum gibi yetişkinler bu toprakların yetiştirdiği unutulmaz isimlerdir.. Hayatta olanlara başarılar dilerken, vefat etmiş olan ustaları saygı ile, rahmetle anıyorum.
Afşinli insanlarımız sanatkâra, sanatçıya, ustalara halk insanlarına hürmetkâr saygılı insanlardır… Bu sevgi tezahürü nereden kaynaklanıyor biliyor musunuz? Kitabımız aziz Kur’an’da başlı başına ” ŞUARA” suresi olmasından ötürüdür.
Son sözler olarak, 22 yıl önce adamızdan ayrılmış bulunan dünyaca meşhur Mahzuni babaya rahmet diler, ahirette makamının cennet olmasını niyaz ederim. Selam ve dua ile..
*
Şerafettin Özdemir