” Muhammed Allah’ın Elçisi’dir ve onun safında olanlar, hakkı inkâr edenlere karşı kararlı ve ödünsüz, birbirlerine karşı ise çok merhametlidirler. Onları hep rüku ve secde halinde Allah’ın kerem ve rızasını ararken görürsün; onların nişanları yüzlerindeki secde izleridir. Bu onların Tevrat’taki temsilidir. Bir de onların İncil’deki temsili var. Onlar filiz vermiş tohum gibidir; derken ( Allah) o filizi güçlendirir ve kalınlaştırır ki kökü üzerine dimdik dursun da üreticiyi sevindirsin. Böylece O, hakkı inkâr edenleri de kinlerine mahkûm eetmiş olur. ( Ne ki) Allaha onlardan iman eden ve ıslah edici eylemler ortaya koyanlara sınırsız bir bağış ve büyük bir ödül vaad etmiştir.” ( Fetih sûresi, âyet 29)

     Ayeti kerimenin yorumu:

     Bilindiği üzere, Hudeybiye’de akdedilen anlaşmanın ” Bu Allah’ın Rasulü Muhammed’in Mekkelilerle akdettiği anlaşmadır” başlığındaki ” Allah’ın Rasulü” ifadesini sildiren Mekke elçisi Süheyl b. Amr’ın şahsında tüm inkârcılara verilmiş zamanlar ve mekânlar üstü ilâhi cevap.

     İncil, Matta, 13:3 , İmam Malik’in ilginç bir anekdotu vardır. Fetih için Suriye’ye giren sahabeyi gören bölge Hristiyanları, ” Bu insanlarda , İsa’nın havarilerinden ve onlara ilişkin haberlerden daha değerli bir şeyler var” derler ve İslam askerlerine  teslim olurlar.

     Yazımızın bu giriş bölümünden sonra şu önemli hususları anlatmaya gayret edeceğim. Rabbimiz!.. Bu aziz milleti Kur’an yolundan uzak eylemesin!..

    Malum olduğu üzere, 29 Mayıs 2023 seçimlerinden sonra, ülkemiz ve milletimiz yeni ” TÜRKİYE YÜZ YILI”na girmiş bulunmaktadır. Tabii ki, ” Yeni Türkiye Yüz yılı”na yeniden seçilen sayın Recep Tayyip Erdoğan’la girmiş bulunmaktadır.Hayırlı ve mübarek olsun!..

     1400 yıllık İslam tarihine bakacak olursak, böylesi nice nice zaferlerle Müslümanlar tanışmış, yaşamış ve 1071 tarihinde vukuu bulan Malazgirt Meydan Savaşına kadar bu minval üzere bazan aksaklık, bazanda gönül okşayıcı idarelerle yola devam edilmiştir.

      1071 yılında vukubulan Malazgirt Meydan Muharebesi ile Sultan Alpaslan idareyi ele alarak, aşkla, şevkle Türk_İslam sancağını ve bayrağını yere düşürmeyerek kendinden sonraki nesillere nöbeti bırakmıştır.

     Sultan Alpaslan’ın, bu günün Fetoculuğun  bir önceki devamı olan Haşhaşilerden tarafından hunharca,. zalimce şehid edilmesinden sonra, Türk-İslam davası taa İstanbul fethine değin kör topal, bazan ilerlemiş, bazanda kardeş sürtüşmelerine maruz kalarak 1453 tarihine gelinmiştir.

     1453 tarihinde, büyük Fatih’in idareyi ele almasıyla birlikte, yep yeni bir diriliş, bir heyecan kasırgası başlamış, insanlık özgürlüğüne bile hasret kalmış İstanbul Rumları, Ermenileri Fatih’i alkışlamışlar, yerlere kapanarak onun mümtaz şahsiyeti önünde diz çökmüşlerdir.

     Böylesi muştu dolu bir dönem zaman zaman aksaklığa maruz kalmışsa da, taa 1923 yılına kadar süre gelmiştir. Gazi Mustafa Kemal’in Türkiye Cumhuriyetini kurmasıyla birlikte, yep yeni, bir varoluş idaresi mes’eleye dilbeste olmuştur. Çanakkale ölüm-kalım yılları, Milli Mücadele derken

      Cumhuriyet tarihinde de zaman zaman mutlu yaşantılar olmuşsa da, zaman zaman da yanlış din anlayışı sebebiyle ezan bile ülke semalarında okutulmaz olmuştur. Merhum Menderes, bir hiç uğruna idama götürülmüş, nahak yere idam edilmiştir. 1960 ihtilalinde yerlerini muhafaza etmiş bulunan 14’ler namıyla bilinen kahramanlar, bir gecede evlerinden alınarak hepsi başka yerlere, yurt dışına sürgün edilmişlerdir.

      1960 ihtilalinin ardından 12 Mart, 12 Eylül ve 28 Şubat gibi köhne anlayışlar yeniden hortlamış, okul çağındaki kız çocuklarının bile baş örtüsüne el atılarak dışarı atılmışlar, yerlerde sürüklenerek tahsil hayatlarına son verilmiştir.

     Derken, 45 yıllık süreç içersinde ülkemizde barınmış, yemiş, içmiş, semirmiş bir ucube teşkilat ki, nihayet 15 Temmuz günü ABD’ye firar etmiş bir bir şarlatanın  direktifleri ile darbe yapmaya kalkışılmıştır. Yüzlerce insanımız şehid olurken, binlerce insanımız da sakat ve yaralı kalmıştır.

      Devletin idaresini uhdesinde bulunduran sayın Recep Tayyip Erdoğan, tehlikenin farkına vararak, bu soysuzların tümünün üzerine yürümüştür. Kaçan kaçmış kaçamayanlar da devlet ve milletin nizam ve intizamını bozmaktan dolayı hesap verir duruma getirilmişlerdir.

     Derken, 28 Mayıs 2023 günü yapılan seçimle yeniden İş başına gelmiş buluunan R. Tayyip Erdoğan, büyük dava adamı Devlet Bahçeli’nin elinden yemin ederek mazbatasını almış, yüzlerce yabancı misafirlerin önünde yemin eederek Başkanlık görevini üstlenmiştir.

     Sayın Bahçeli bey, gelişmekte ve gelmekte olan tehlikelerin farkına vararak, tüm desteğini sergilemiş, mezhepçilik, sol firaksiyonların, bölücülerin, ülkeyi bölmeye çalışanların emellerini sonlandırmış, geelişmelerine, palazlanmalıran son verilmiştir.

     Netice olarak;

     Çıkılan Türkiye yolunda, iş başına gelmiş bulunanlara büyük görevler düşmektedir.  Mustafa Kemal Atatürk’ün direktifi ile kurulan Diyanet İşleri Başkanlığı’nın daha çok güçlendirilmesi,yetişmiş kariyer sahibi din adamalarının iş başına getirilerek, onların ilminden , irfanından, görgüsünden istifade edilmesi.

     Mezhepçiliğin her çeşidine ” Dur!” denilmelidir. Çünkü, bu kapı aralanırsa, bunun önünü, arkasını bulmak mümkün olmayacaktır. Çünkü, birileri tarafından bunun işareti verilmiş, ” Ben Aleviyim” sözünü dinlemiş, ürpermiştik. Halbu ki, Türk topraklarında, kim ne olursa olsun.ister Hanefi, ister Şafii, isterse Alevi.. Hiç bir ayırım, dışlanma olmayacaktır.

     Diğer taraftan, milleti söğüşleme seansları bilinmeli ve tedbir alınmalıdır. Gerek Fetoculuk gerekse Süleymancılık ve benzeri yapılar halkı sıırtından vurup, başka kapılara hizmet etmektedirler.

     ” Yeni Türkiye Yüz yılı”, bu aziz millete mübarek olsun. Müslüman millet olarak Allah’a hamdediyor, baykuşlara, sırtlanlara, silahlı çetelere fırsat vermediği için çok çok şükrediyoruz. Nasıl ki;

     Rasulullah (sav): ” Rabbimiz! Seni hamd ile tesbih ederim; bana mağfiret et.” diye dua ettiği gibi bizlerde, halis, muhlis mü’minler olarak Allah’a niyazdayız, duadayız ve tazarruda bulunuyoruz. Rabbimiz!… Türkiye, topraklarındaa ezan düşmanlığı, din düşmanlığı, vatan düşmanlığı yaptırtmasın!..

      Hayat pahalılığı hitame erer, israf biter ama, ülkemize göz dikan muzır insanların varlığı bitmez.. Rabbimiz!.. Bu aziz millete basiret ihsan eylesin!. ” Yeni Türkiye Yüz yılı” mübarek olsun!.. Selam ve dua ile…

*

     Şerafettin Özdemir