Kimi erken geldi, kimi geç kaldı!
Nam u nişaneden sanma taç kaldı
Ozan, âşık, şair varlıklı olmaz
Kimi oruç tuttu kimi aç kaldı
Ev sahipliğini coğrafi olarak kapalı bir havzanın yaptığı Elbistan, ihtiyaç duyduğu imkânları kendi içinde barındırmakta olup hububatıyla, şair-yazarıyla, edip-hatibiyle, kadı-müftüsüyle birçok ili kıskandıracak bir birikim ve geçmişe sahiptir.
Dört tarafı dağlarla çevrili olan Elbistan, aynı zamanda devletine bağlı, milletini seven ve kaderine razı bir masumiyeti de içinde barındırır.
Bu barınma, dışa kapalı, Allah’a açık gönüllerin yaşadığının göstergesi olduğu kadar, derdi olanın derman için elini açarak ‘her halinden haberdar olan’a arz edişin ete-kemiğe bürünmüş halidir de…
Kendi kendine terennüm edilen şikayetler, en mahrem sırları ima etmenin yanı-sıra, kelimelerin kelam-ı kibara dönüştüğü ve aşkın dile geldiği yürek coşkusu bir şiir olarak karşımıza çıkar. İşte, ‘Üç kapıdan ikisinden şair çıkar’ sözünün hayat bulduğu bu topraklar, söz ipliğine mana incileri dizen, her bir harfi haddeli söz ustalarının yurdudur.
Geçmişteki söz ustalarının şiirlerini yayımladığımız ‘Tecrübe ile Sabit’ serimizin 33 sayılı bir önceki bölümünün sonunda ‘Yazısı bize ulaşan ve sözü kulağımızda kalan o dönem şairlerinin şiirlerinden örnekler vermeye devam edeceğiz’ demiştim.
Elbistanın Sesi gazetesinin 1961 tarihli nüshalarında, okuyucusunu bekleyen onlarca şairin yer aldığını gördüm. Ne de çok şair boy-göstermişti o dönemde… Tarsus’tan Adana’ya, Aşudu’dan Darende’ye, Balıkesir’den Ankara’ya kadar pek çok şair şiirlerle mektuplaşmışlardı. İmkanlar elverdiğince, birbirlerinden haberli yaşamışlardı anlayacağınız.
Bu yazımda, sizlere verdiğim sözde durarak, arşivimdeki gazetelerin ilk senesinde yer alan bazı şairlerin şiirlerinden örnekler sunmakla yetineceğim. Çünkü, tamamını sunmak başlıbaşına bir araştırma konusudur. Burada, şair bir kardeşiniz olarak, tadımlık bir servis yapacağım. Önce şairlerin isimlerini yazarak başlayalım:
Şair Kazım Özcan, Şair Ulvi Eren, Şair Mustafa Ârif Arık, Şair Şevket Bulut, Şair Mehmet Çakırtaş / Ankara, Şair Cemal Bayraktaroğlu, Şair Adil Soydan, Şair Ahmet Çıtak, Muhittin Doğan, Şair Durdu Güneri, Ziraat Teknisyeni, Şair Ziya Elgin, Ali Gürbüz, Ali Gözükara, Kâzım Yüksel, Hacı Turgut / Balıkesir, Hulûsi Gerçek, Hacı Hasan Uğur, Hüseyin Göçer, Selahattin Çoban, Selahattin Kılıç, Kamil Bozkurt, Bahri Kaya, Çetin Karakoç
…
Böyle devam eden liste uzayıp gidiyor.
Bu vesile ile, şairlerin şiirlerinden örnekler vererek tarihe de not düşmüş olalım. Sıralamada, 3 Ağustos 1961 tarihli gazeteden başlayarak, hangi şairin ilk şiirine rastladımsa kaydederek not aldım.
*
Ayrılık
Sıladan ayrıldım yüzlerin gülmez
Her zaman peşimde gezer ayrılık
Postayı gözlerim mektubun gelmez
Perişan gönlümü üzer ayrılık
…
…
Çok gurbetlik çektim dişim döküldü
Kocalttı bu gurbet belim büküldü
Ayrılık çekmekten ömrüm söküldü
Özcan senden artık bezer ayrılık
Şair Kazım Özcan
1 Ağustos 1961
*
Şikâyetname
Bir taka cip ile dün sabah erken
İçme’yi gezmeye vardım Karakoç
Yirmi beş kuruşa bir lokum yerken
Kahvelerde seni sordum Karakoç
…
…
Daha başka şeyler sormak istersen
Dinlerim nasihat vermek istersen
Eğer ki Ulvi’yi görmek istersen
Elbistan’dır ana yurdum Karakoç
Şair Ulvi Eren
3 Ağustos 1961
**
Görmedim
Epey güzel gördüm doğdum doğalı
Daha böyle sürüsünü görmedim
Yirmi kadar saydım gözüm kamaştı
Aklım gitti, gerisini görmedim
…
…
Doğruyu söylerim yalan yok bende
Gül’ün en yaşını gördüm sinende
İnkar etmem senin hakkın çok bende
Elden bunun yarısını görmedim
Şair Mustafa Ârif Arık
3 Ağustos 1961
*
Bambaşka
Yanına yaklaştım sordum adını
Dudak başka söyler dil başka söyler.
Sevdiğim aşkınla tutuştu gönlüm
Ateş başka söyler, kül başka söyler.
…
…
Bekleyen murada er-geç erermiş
Tanrı kullarına kalbince vermiş
Rüyamda sevdiğim gerdeğe girmiş
Duvak başka söyler, tül başka söyler.
Şair Şevket Bulut
5 Ağustos 1961
*
Beter ol
Bana gam kasavet veren sevdiğim
Yaprağı dökülen gül’den beter ol
Derdi bana reva gören sevdiğim
Sazlarda inleyen telden beter ol.
…
…
Kanlı gözlerimi kapladı buğu
Ateşim sönmedi bulamadım su
Tanrıdan dileğim kara gözlüm bu
Aşkınla tutuşan kuldan beter ol
18 Ağustos 1961
Şair Mehmet Çakırtaş / Ankara
*
Kalemim
Her dert sende, her sır sende saklıdır
Ağzı kitli, dilsiz, sağır kalemim
Sanki bu iş onun için köklüdür
Yazar gider ağır ağır kalemim
…
…
Hatıradır bu yazılar ölürsem
Yeterdir bu kıymetin bilirsem
Eğer bir gün yapayalnız kalırsam
Defterine beni çağır kalemim
Şair Cemal Bayraktaroğlu
18 Ağustos 1961
*
Ağlamak kârımdır benim
Derbeder yolcuyum peşime düşmen
Hayat potasında kavrulup pişmen
Dertliyim söyleyip derdimi deşmen
Bir hayal perisi yarımdır benim
…
…
Adil der düştüm de batak gülüne
Derdimi dökerim seher yeline
Değmeyin sazımın gergin teline
Her seher ağlamak kârımdır benim
Şair Adil Soydan
19 Ağustos 1961
*
30 Ağustos 1961’de elektrik teline çarpılarak şehit düşen gencimiz
İSMET DEPDEP’E MERSİYE
Türk birliği bugün bayram ederken
Başımıza bir dert geldi ne çare
Âdet-i kadime düşüp giderken
Bir genç aslanımız öldü ne çare
…
…
Destanını yazan bu Ahmet Çıtak
Hak’tan geldi kader nereye atak
Düğün mü tutalım matem mi tutak
Felek bize sitem kıldı ne çare
Bir keman teli gibi, o an titredi canım
…
…
Sana aşinayım ben, besteni duydum bari
Bununla teskin eden göklere çıkan zari
Hayalimde rakseder yıllarca bu uğultu
Bununla sönsün artık kalbimde sönen kuytu
Muhittin Doğan
31 Ağustos 1961
*
Gurbete giden mektup
Göz görür, gönül duyar, dil söyler, kalem yazar
Neleri hisseylemez, deruni olan nazar
Ya bir eserin kalır, yahut taşsız bir mezar
Ömrün ölçüsü yoktur, boyun eğme namerde
Aktan eser bulunmaz, kara olan kaderde
…
…
Bu kadar yazabildim, affet sayın arkadaş
Asla çilesiz kalmaz, derbeder ilan bu baş
Derdimi teskin etmez, gözlerimden akan yaş
Mademki hepisi hiç, minnet etme namerde.
Ziraat Teknisyeni
Şair Durdu Güneri
11 Eylül 1961
*
Ramazan bayramı
Bin dokuz yüz elli dokuz yılında
Nisan dokuzunda bayram erişti
Yüzü güldü yetim ile dulunun
Kanlı, katil birbiriyle barıştı.
…
…
Bayram kutlu olsun bayla bayana
Dünyada ne mutlu Türk’üm diyene
Benim bir sözüm yok oruç yiyene
Sual-cevap günü geldi erişti.
Şair Ziya Ergin
4 Ekim 1961
*
Vatandaşa hitap
Kulak ver sözüme dinle vatandaş
Dalavere çevirene oy verme
Fakir fukarayı düşünmeyip de
Eşi dostu kayırana oy verme
…
…
Gürbüz der ki doğru olsun özünüz
Ehline oy verin gülsün yüzünüz
Vaat yapanları gördü gözünüz
Seni benden ayırana oy verme.
Ali Gürbüz
14 Ekim 1961
Şair Ahmet Çıtak
31 Ağustos 1961
*
Kalbimde yanan kuytu
Dalgın, dalgın giderken bir ses duydu kulağım
Geçip gidin dedimse, yürümedi ayağım
İrkilerek silkindim, fışkıracaktı kanım
Bir keman teli gibi, o an titredi canım
…
…
Sana aşinayım ben, besteni duydum bari
Bununla teskin eden göklere çıkan zari
Hayalimde rakseder yıllarca bu uğultu
Bununla sönsün artık kalbimde sönen kuytu
Muhittin Doğan
31 Ağustos 1961
*
Gurbete giden mektup
Göz görür, gönül duyar, dil söyler, kalem yazar
Neleri hisseylemez, deruni olan nazar
Ya bir eserin kalır, yahut taşsız bir mezar
Ömrün ölçüsü yoktur, boyun eğme namerde
Aktan eser bulunmaz, kara olan kaderde
…
…
Bu kadar yazabildim, affet sayın arkadaş
Asla çilesiz kalmaz, derbeder ilan bu baş
Derdimi teskin etmez, gözlerimden akan yaş
Mademki hepisi hiç, minnet etme namerde.
Ziraat Teknisyeni
Şair Durdu Güneri
11 Eylül 1961
*
Ramazan bayramı
Bin dokuz yüz elli dokuz yılında
Nisan dokuzunda bayram erişti
Yüzü güldü yetim ile dulunun
Kanlı, katil birbiriyle barıştı.
…
…
Bayram kutlu olsun bayla bayana
Dünyada ne mutlu Türk’üm diyene
Benim bir sözüm yok oruç yiyene
Sual-cevap günü geldi erişti.
Şair Ziya Ergin
4 Ekim 1961
*
Vatandaşa hitap
Kulak ver sözüme dinle vatandaş
Dalavere çevirene oy verme
Fakir fukarayı düşünmeyip de
Eşi dostu kayırana oy verme
…
…
Gürbüz der ki doğru olsun özünüz
Ehline oy verin gülsün yüzünüz
Vaat yapanları gördü gözünüz
Seni benden ayırana oy verme.
Ali Gürbüz
14 Ekim 1961
*
Ayrılık
Tabiat kanunu böyle buyurmuş
Her madde başına yazmış ayrılık
İlan etmiş bu dünyaya duyurmuş
Nice problemler çözmüş ayrılık
…
…
Gözükara’m bu dert seni mi buluk
Âdem’den bizlere hem miras kalık
Görünmez illere her gün yolculuk
Gönderip kabrini kazmış ayrılık
Ali Gözükara
14 Ekim 1961
**
Harap Elmalı
Dağılmış derneğin bozulmuş evin
Haraba mı oldun koca Elmalı
Nice ağ’lar dem sürerdi ahdine
Haraba mı oldun koca Elmalı
…
…
Derdin neydi dermanını bulmadın
Birçok gencin muradını vermedin
Acel çekmiş buna razı olmadın
Haraba mı oldun koca Elmalı
Kâzım Yüksel
- Ekim. 1961
*
Kamil Bozkurt’a mektup
Tam üç yıldır memleketten ırağım
Ne kadar metredir aramız bizim
Dört mevsimin hangisinde varayım
Kaç lira olmalı paramız bizim
…
…
Azmi yıldırır mı sebep ve tesir
Kalktı mı ortadan kamıştan hasır
Turgut’um sürdüğüm yer Balıkesir
Selam kafi, varmaz busemiz bizim
Hacı Turgut- Balıkesir
25 Ekim 1961
*
Sevdiğim
Ey huplar şahisen, eyle sen ferman
Canımı yoluna, eylesem kurban
Gönlün arzusu bu, dildeki efgân
Dağları aşasım geldi sevdiğim
Sana kavuşasın geldi sevdiğim
…
…
Hulûsi unutup kavmi kardeşi
Dideden akıtıp kan ile yaşı
Yoluna sarf edip can ile başı
Dağları aşasım geldi sevdiğim
Sana ulaşasım geldi sevdiğim
Hulûsi Gerçek
30 Ekim 1961
*
Tabaka
Aslın tenekedir sohbetin yüksek
Başıma bela mı geldin tabaka
Asla kısmetine yoktur nihayet
Boşaldın, boşaldın doldun tabaka
…
…
Hacı Hasan der ki öğüt almadın
Asla rüşvetçiden geri kalmadın
Hacmin küçük ama hâlâ dolmadın
Devlet kasası mı oldun tabaka
Hacı Hasan Uğur
6 Kasım 1961
*
Turnalar
Konya Karaman’dan kararın açın
Bozantı dağından tüneli geçin
Ulukışla derler bâdesin için
Şanlı Adana’ya konun turnalar
…
…
Eğlen turnam Elbistan’ın elinden
Göçer der ki kimse bilmez halinden
Haber getir vatanımdan elimden
Bir nâme alıp da dönün turnalar
Hüseyin Göçer
13 Kasım 1961
**
Aydan ve çoban
Güneşli bir bahar haftası
Seninle geziye çıksak
Ellerin çobanın ellerinde
Bakışlarımız birleşir.
…
…
Ellerin ellerimde Aydan
Kuşlardan aşk nağmeleri dinleriz
Sen koşarsın ben yakalarım
Güleriz gözlerin gözlerimde.
Selahattin Çoban
14 Kasım 1961
*
Sayın Cumhurbaşkanı
Cemal Gürsel’e dilekçe
Bura ölüm kampı hürriyet uzak
Haldan anlamıyor sağlar efendim
Diriyle mezarın hep candan bezdik
Sadık dostlar kara bağlar efendim
…
…
Tatlı mı hürriyet bu kadar hoş mu
Af gelip dileğin kalması boş mu
Dertli Kılıç kafeste kuş mu
Didemden kanlı yaş çağlar efendim
Elbistan cezaevinde mahkûm
Kandil köyünden
Selahattin Kılıç
25 Kasım 1961
*
Yaşasın
Huda nimet vermiş Antep iline
Öğretmen okulun gören yaşasın
Kim karışsa varır seher yeline
Cennete benziyor giren yaşasın
…
…
Kamil Bozkurt çok sevindi bu işe
İhtiyaç yok müfettişe teftişe
Maarif bakanı ilgili paşa
Duysun hakikati gören yaşasın
Kamil Bozkurt
14 Aralık1961
*
Kalmadı
Bekledim, bekledim gelmedin yine
Ağlayıp sızlayan gözler kalmadı
Aradım, aradım bilmedim yine
Hasretle duyduğum sözler kalmadı
…
…
Gezdiğin yerlerde durmak isterken
Gelip geçenlere sormak isterken
Seni bir dem şöyle sarmak isterken
Yoruldum, yoruldum sizler kalmadı
Bahri Kaya
16 Aralık 1961
*
Gidiyor
Her zaman böyledir dünyanın hâli
İnsanlar misafir olmuş gidiyor
Hiç kimse bilmiyor gittiği yolu
Hepsi bir bezirgân olmuş gidiyor
…
…
Bazısı kel idi bazısı âmâ
Bazısı derebey yapardı yâ(ğ)ma
Hiç kimse bilmiyor bu ne muamma
Herkes bir deryaya dalmış gidiyor
Çetin Karakoç
27 Aralık 1961
***
Ezcümle:
Ördek uçtu kaz uçtu
Çürük yapı tez uçtu
Çok eski darb-ı mesel
Yazı kaldı söz uçtu.