” … Kulları içinden sadece ( gerçeği) bilenler Allah’a saygı duyarlar. Şüphesiz ki Allah güçlüdür, çok bağışlayandır!” ( Fâtır sûresi, âyet 28 )
Zikredilen bu ayetler gerçek âlimlerin ,evren kitabının ayetlerini tanıyan, onlardaki sanatı fark edebilen, doğru bir yol/ din olan tevhid çizgisinde bir hayat süren insanlar olduğunun delilidir.
Arzedilen bu ayeti kerimeden yola çıkarak, bu makalemde, Afşin İlçesinin iftihar ettiği, övünç duyduğu, her zaman ve her daim rahmetle, Fatihalarla anmış oldukları üç alimden söz edeceğim. Rabbimiz!..Makamlarını cennet eylesin!..
Belirtilen üç alimden birisi olan, Hacı Durdu efendiyi kim tanımaz, kim onun geniş ilminden istifade etmemiş olur? Diğer meşhur, merhum hocamız da, hoca Nasrullah efendidir!.. Üçüncü merhum hocamız da, Bakraç’lı, ( Arıstıllı) hoca Ahmet Menzoğlu hoca efendidir.
Günümüzde, orta yaşlı hangi insanımıza Hacı Durdu efendiyi soracak olsak, hemen kendiliğinden saygı gösterir ruhu için Fatiha okumaya teşebbüs eder.
Hacı Durdu merhum hocamız, Mısır tahsil hayatından döndükten sonra, Afşin Müftülük görevine başlamış, vefat edinceye kadarda bu görevini şanla, şerefle ikmal etmiştir.
Küçük yaşta, köyden şehire geldiğimizde, bilhassa cuma günleri onu kürsüde görür, muhteşem vaazından, ilmî sohbetlerinden müstefid olmaya çalışırdık.
Afşin’li her insanın yaşamında, hayatında Hacı Durdu efendinin bir fetvası, bir nasihatı, dini, fıkhı bir tenbihi söz konusudur. Mirasçılar arasında miras proplemi var ise, karı-hoca arasında boşanma durumu söz konusu ise, Hacı Durdu efendi mes’eleyi halletmiş, İnsanlar arasında barışı, sevgiyi, saygıyı sağlamıştır.
Menzoğlu büyük alim Ahmet efendide öyledir. Yüksek derecede ilmine binaen resmi bir Müftülük vazifesi almamış, görevini fisebilillah, Allah rızası için yapmıştır.
Hoca efendi, bir gün, Elbistan İlçesi Anbarcık köyüne davete gider. Camiye namaza gider, namaz çıkışında, ( ölü ruhu için) çörek dağıtıldığını görmüş olur. Eskiden, bir ölümüz olduğu zaman, o kişinin ya Ramazan, yada Kurban bayramında yeniden taziye yapılması için, gelen misafirlere çörek dağıtılır, yemekler ikram edilirdi.
Menzoğlu hoca efendi, böyle bir hadiseye sessiz kalmayıp, bunun günah, hurafe, bid’at olduğunu oradaki insanlara dobra dobra söyler, nasihat eder ve ikram edilen çörekten yemez.
Tıpkı Çakıroğlu hoca efendi gibi, Menzoğlu Ahmet efendi gibi. Afşin’da yıllarca vaizlik görevini yapan bir hoca efendi daha vardır ki, işte Nasrullah hoca efendidir. Onun ünü, namı,şöhreti Afşin İlçesi dışına taşarak, Osmaniye, Adana’da yankı bulmuş, milletimiz onu severek, sayarak bağrına basmıştır.
Bilindiği üzere, Nasrullah hocamız, bilgin olarak, tahsilinin vermiş olduğu aşk ve şevkle Bid’at ve hurafe gibi mes’elelerin üzerine gitmiştir. Hatta, cuma namazından sonra kılınan ” Zühr-i ahir” adıyla kılınan namazı Afşin’da terkettirmiştir. Alimlerin ihtilafı rahmet olduğuna göre, hocamızla, diğer iki hoca efendi arasında vuku bulan tartışmalar, ” vardı”, ” yoktu” gibi hususlar gündemi meşgul etmiştir.
Bendeniz, merhum Nasrullah hocaayı, 1984 yılında Ankara Küçük Esatta’ki evinde, ziyaret etmiştim. Bir hayli yaşlanmış, ömrünün son yıllarını yaşamış olmasına binaen, iki saata yakın bir zaman bu tür dini mes’elelerde nasihatlarını, görgüsünü, malumatını görmüş ve müstefid oldum.
Evindeki kütüphanesini gözden geçirdim. Daha doğrusu samimiyetle itiraf etmeliyim ki, kitaplarından, ilminden, dobra dobra oluşundan müteessir oldum. O tarihten sonra, vefat edinceye kadar her bayramda hoca efendinin tebrik kartını aldım, beni ziyadesiyle memnun etmiş oldu.
Dolayısıyla , okuyucularımın bilgilerini tazelemem için bahsetmiş olduğum hoca efendiler, milletimiz için, İlçemiz için medarı iftihar vesilesi olmuştur. Şu ayeti kerimede arzedildiği gibi:
” Allah’ın kitabını tilavet edenler (okuyup aktaranlar, tefsir edenler), namazı kılanlar ve rızık olarak verdiğimiz şeylerden gizli ve açık infak edenler ( verenler), ( Allah) ödüllerini tam olarak versin ve lütfundan ( nimetlerini) artırsın diye asla yok olmayacak bir kazanç umarlar. Şüphesiz ki O çok bağışlayandır, şükre çok karşılık verendir. ” ( Fâtır sûresi, âyet 29-30)
Malum olduğu üzere, yetişmiş, bilgi sahibi alimlerimiz olmazsa, ilim gelişmez, ilim gelişmezse, yeterince bilinmezse, yaşanmazsa fikirler, tefekkür, Kur’anî tezekkür, düşünce gelişmez olur. Düşünce gelişmezse , imkânlar ve insanlar mutlu olarak yaşayamazlar.
İnsanlar arasında mutluluk gelişmezse, toplumun huzuru yakalaması, huzur içerisinde yaşaması mümkün olmaz. Huzurun olmadı yerde güven kalmaz, adalet mekanizması sarsıntıya uğrar, toplum bünyesinde anarşizm başlar, anarşi ise bir ur gibi, bir kanser illeti gibi toplumu bitirir. Onun içindir ki,
Âlimin atının ayağından sıçrayan çamurla kirlenen kaftanı; ” Bu kaftanı benim tabutumun üzerine örtün” diye vasiyet eden bir ecdadın evlatlarıyız. Ecdadımızın, alimlere karşı yaptığı bu asil, nezih şerefli bir davranış , ruhumuzu nasıl da okşuyor. Böyle güzel his ve duyguları gönlümüzün, kalbimizin en güzel yerinde muhafaza etmeliyiz.
Netice sonuç olarak;
Afşin İlçemizde ve bölgemizde isim yapmış, gerek Çakıroğlu Durdu efendi hocamız, gerek, Nasrullah hocamız ve gerekse Menzoğlu Ahmet efendiyi, rahmetle, dua ile, Fatihalarla anıyorum. Nurlar içinde yatsınlar, makamları cenneti âlâ olsun!..
Onlar yetişmemiş, bilgi sahibi olmamış olsalardı, dün ve bu gündür bizler, sırat-ı müstekîm yolumuzu tam manasıyla yaşayamaz, kavrayamaz, eksiklikler, noksanlıklar olurdu.
Onlar, mabed kürsülerini bihakkın doldurmuşlar, o günün kıt şartları içerisinde, bu aziz milletimizi mağdur etmemişler, hakkı, hakikatı gürül gürül ifade ederek, Hacı Durdu efendi, Menzoğlu Ahmet efendi ve Nasrullah hoca efendiler olmuştur.
Günümüz dünyasında onların vermiş oldukları fetvalar, şer’î mes’eleler dilden dile, gönülden gönüle anlatılmaktadır.
isimleri geçen ve benzeri alimlerimiz olmasaydı, aziz milletimizin , büyüklü, küçüklü, kadınlı herkesin durumu ne olacaktı. Bilhassa, yaşamış olduğumuz dönem, cahiliyye dönemi gibi, bir kısım insanlar şirazelerinden koparcasına İslam’a saldırmaktadır.
İşte, alimlerimiz, gelen tehlikelere karşı göjğüslerini germişler, haklarındaki dedikoduya kulak asmadan. aldırış etmeden görevlerini bihakkın yapmışlardır. İsimleri belirtilen hocalarımız, biliginlerimiz çarşıya, pazara, toplum içerisine çıktıkları zaman, herkes saygı gösteriyor, hürmet gösteriliyordu.
Son sözler olarak, Afşin’in saygın, hürmete layık tüm hocalarına ve isimleri geçen Hacı Durdu efendiye, Menzoğlu Ahmet efendiye ve Nasrullah hocamıza rahmet diler,. makamlarının, komşularının Rasulullah (sav) ve tüm sahabe-i kiram olmasını niyaz ederim. Selam ve dua ile…
*
Şerafettin Özdemir