‘Koç olacak Kuzu ağıl önünde belli olurmuş’
Bizde ‘Söz uçar yazı kalır’ diye bir özlü-söz vardır. Bu ‘deyim’, söylenildiği dönemde, sözün kulaktan kulağa ulaşmasına karşılık, bulunduğu yerden hareket edemeyen yazının çok kişiye erişemeyeceğini telmih etmekteydi. Anlam kaymasına yol açan zaman, deyimin ‘Söz uçup gider, kalıcılığı olmadığından kaybolur, yazı ise daha kalıcı ve daha uzun ömürlüdür’ şeklinde şerh edilmesinin zaruretine kapı aralamaktadır.
1961 yılında söylenilmiş, ama kayıt altına alınmamış bir sözün günümüze ulaşması neredeyse imkânsız gibi bir şeydir. Ulaşsa da, karşımıza, farklı versiyonlar şeklinde aslından uzaklaşmış olarak çıkar. Oysa yazı öyle midir? Nasıl yazılmışsa öylece intikal eder.
İşte size konuyla ilgili güzel bir örnek:
Kütüphanemde, 1961 yılından başlayan zengin bir Elbistanın Sesi gazetesi arşivi bulunmaktadır. Ara ara incelediğim bu arşiv, bana, o günden günümüze yazılmış bir mektup gibi gelir. Yayımlandıkları tarihlerdeki olaylar siyah-beyaz filim şeridi gibi geçip gider gözlerimin önünden. Doğumumdan önceki bir tarihte başlayan arşive baktıkça geriye doğru yaşarım. Olaylar ve kişiler tanıdık gelir. Okuduğum gazete sayfalarındaki hadiseler adeta oradaymışım hissi verir bana. Yaşamadığım, görmediğim bir olayı okuduğumda şahidi durumuna evriliveririm.
‘Harabât ehlini hor görme zâkir / Defineye mâlik virâneler var?’ sözünün hayat bulduğu, nice kıymetli bilgilere ulaşıyorum bu arşivle.
Yazımızla alakalı kısmından bahsedecek olursak…
‘Ben kaç şiir defteri yırtıp attım’ diyen Abdurrahim Karakoç’un yırtıp attığı defterlerden birinde 19 Ağustos 1961 tarihli ve ‘Güzelleme’ başlıklı bir şiiri de olsa gerektir. Şahsen ben, gazete sayfalarında rastlayana dek, bu şiiri hiçbir yerde görmemişimdir.
Hangi şiiri mi dediniz?..
İşte şu:
Güzelleme
Bir güzel töremiş yeniden yeni
Binboğa dağının eteklerinde
Vurdu hançer ile öldürdü beni
Kurudu al kanım bileklerinde.
*
Endâmı bir ayrı özellik saklar
Taze açmış güle benzer dudaklar
Gülünce kızaran pembe yanaklar
Bal olur arının peteklerinde
*
Vilayeti Maraş kazası Afşin
Yenice doldurmuş 17 yaşın
Tabir caiz olsa ölçüsü şahsın
Yok derim Tanrı’nın meleklerinde.
*
Fildişinden daha beyaz elleri
Benliğimi benden aldı benleri
Sabah akşam kara gözlü bir peri
Gezer Karakoç’un dileklerinde
*
Abdurrahim Karakoç
Kaynak: Elbistanın Sesi, yıl 1, sayı 20, 19 Ağustos 1961.
*
Sade Karakoç’un şiirine mi? Tabii ki hayır. İlk kez okuduğum şiirlerine rastladığım şairlerden biri de Hayati Vasfi Taşyürek’tir:
Çobanoğlu
Şimdi vakıf oldum dertli haline
Bu ne kadar derin his Çoban Ali
Hukmeydi sandım dağlar salına
Kavalından çıkan ses Çoban Ali
*
Koyaklarda bölük bölük kalmış kar
Keklik suya inmiş Ağdere şırlar
Turuncu mazılar yemyeşil çamlar
Bu ne dekor bu ne süs Çoban Ali
*
Dilim takasına niçin varıyon
Şen yurtlarda neden melûl duruyon
Yâriyin üstüne yâr mı arıyon
Doğrusu aşkına pes Çoban Ali
*
Ben de ilk yârimle olaydım keşki
Belki yıkılmadı gönlümün köşkü
Ayten’den Ayşe’nin temizdir aşkı
Taşıma kalbinde yaş Çoban Ali
*
Hayati Vasfi’yim geldim lisana
Söyleyin sözümün sonunu bana
Azık getiriyor gül Ayşe’n sana
Küstürürsün onu kes Çoban Ali
*
Şair Hayati Vasfi Taşyürek
Kaynak: Elbistanın Sesi, yıl 1, sayı 24, 23 Ağustos 1961.
Oğlum’a öğütlerim
Ey oğul sözüyün sahibi olsa
Bu pisin ötesi boştur dedirme
Her latifeyi yap dengini bul da
Bununla eğlenmek hoştur dedirme.
*
Eğer bulunursan biraz ilerde
Bu halin hasmını düşürür derde
Sakın koltuk, veya beş para yerde
Vasfi’yi peşinden koştur dedirme.
*
Bir aşk ataş olsa yansa gönlünde
Kara saçlı âhı alma ömründe
Birbirine uysun sözün özünle
Bununla dost olmak suçtur dedirme
*
Erişirse bensiz sana bu hitap
Kalmaz yüreğinde zerrece azap
Babandan vasiyet ne yaparsan yap
İlla ki kendine puştdur dedirme.
*
22 Mart 1962
Zenginlik yalnızca mal ve para ile olmaz; bin-bir hali-çeşidi vardır. Ki gönül zenginliği de bunlardan birisi.
İşte, bu gönlü zenginlerden biri de âşık Mahzuni Şerif’tir. Kendisine kötülük edeni, ‘Aklı bassaydı böyle demezdi veya böyle davranmazdı’ diye hoş gören ve hiçbir zaman hiç kimseden vazgeçmeyen bir gönlün sahibiydi o…
Bu kanaate; Bayram Bilge Toker’in televizyon programına bağlanarak ‘Ağabey!’ diye hitap ettiği Abdürrahim Karakoç’a ithafen yazdığı şiiri okuduğu an varmış ve kendi kendime ‘Büyüklerin hoşgörüleri de büyük, dertleri de…’ demiştim.
Demiştim, amma bunu yaşının ilerlemiş olmasına vermiştim.
Oysa, ‘Koç olacak Kuzu ağıl önünde belli olurmuş’ sözü ne özlü bir sözmüş.
Doğum tarihini, genel kabul gören 3 Ocak 1940 olarak kabul edersek, 21 yaşında Elbistan’ın en cevval şairine hitaben yazdığı şu şiirine rastlayınca ‘Koç olacak kuzu ağıl önünde belli olmuş da biz geç fark etmişiz’ dedim:
Ahmet Çıtak’a saygılarımla
Güzel Elbistan’ın koca Çıtağı
Müşerref olmanın müptelasıyım.
Dağlarınız koç yiğidin otağı
Sıla hasretinin amâdasıyım.
*
Cûş u faal mıdır Söğütlü çayı
Ceyh u revanmıdır Ceyhan’ın suyu
Muhalif mi size Kul Hamit Dayı
Askerlik dostunun mahdumasıyım.
*
Sızlar derunumda vuslatın zahmi
Bir kula hasretlik emri ilah mı
Savaşta mı sizle şok Hafız Rahmi
Ben o devrin siftah nafakasıyım.
*
Çıtak Emmi binbir güllü bahçesin
Cem-i reyhanızla bağrıma esin
Tanımam Bozkurd’u bilmem lehcesin
Çünkü dost görmenin fukarasıyım.
*
‘Men aref’ ilmini okuyan hoca
Bence gider gelir günde mihraça
Beni-âdem Hak katında en yüce
Ehli beyt rahının turabasıyım.
*
Hey hat nefse biat etme hey ati
Fehmede-gör hırsı olan biatı
Çıtak Emmi evde midir Hayati
Ben aşık sevmenin âşinasıyım
*
Hayat bahçesinde insan bir çiçek
Devri açıp solmak kıyamete dek
Gerçi bilmez beni Afşinli Uçak
Çünkü âşıklığın zerre pasıyım.
*
Alembeyli Hacı Lütfü hocamdı
Elli üçte ecel meyine kandı
Şiirci kahraman Durdu Efendi
Der ki Erçene’nin hafızasıyım.
*
Çıtak Emmi bitti m’ola yazınız
Belki bir ay sonra başlar buzunuz
Nerededir Ali Karagöz’ünüz
Der m’ola aşklar ejderhasıyım.
*
Üç turna birleşse bir katar tutar
Kibrile kalkanlar küfrüle yatar
Pahıl âşık aşkın pahalı satar
Ben dost pazarının bedavasıyım.
*
Mahzuni Şerif’im Cırıklı soyum
Afşin’e bağlıdır Berçenek köyüm
Çıtak Emmi cevabını beklerim
Muhabbet şehrinin postacısıyım.
*
Şerif Çırık
Ord. Okul Tekn. Asb. 2 Bl.
29.9.1961 Balıkesir
Kaynak: Elbistanın Sesi, yıl 1, sayı: 70, 8 Ekim 1961.
*
Evet, ben geç fark etsem de, o dönemin en iyi şairleri arasında yerini alan Ahmet Çıtak kendine söylenilen sözü tartıp ederinin ağırlığını söylemekten imtina etmiyor. Hayatın teri ve gönlün pınarı şiirin şairini methederek yazdığı cevabi şiiri birlikte okuyalım:
Balıkesir’den Şerit Çırık’ın Ahmet Çıtağa yazdığı şiire cevap
Bir kıymetli mektup salmışın bize
Üç gün sonra bura geliktir dostum
Manasına baktım deruninize
Hazine-yi Rahman doluktur dostum.
*
Kırk yıllık şairim 65 yaşım
Üç yüz kadar âşık ağrıttı başım
Takdire şayandır görmedim eşin
Ruhunuz ummana dalıktır dostum.
*
Bildiriyon ehli beytin halından
Nuri çeşmi ayırdılar gülünden
Kerbela’da zalım Yezit elinden
Şehit olup rengi soluktur dostum.
*
Bu bir hikmet idrak etmez fehmimiz
Gettikçe yürekte artar zahmimiz
Hasmını görünce Hafız Rahmi’miz
Koska şişer sanki culuktur dostum
*
Hayati Vasfi’yi düzmeli başa
Hakikat sarfeden söylemez boşa
Kul Hamit ne dese getirir hoşa
Gözükara kaypak balıktır dostum.
*
Bozkurt akrubamız ilham almıştır.
Kitap yazıp her tarafa salmıştır
Kırk yaşından sonra şair olmuştur
Bir irfan yolunu buluktur dostum.
*
Şairler yatağı aslan yurdumuz
Ulema, âşıktır birçok ferdimiz
Bir tane yazmışsın iki Durdu’muz
Şairlikte meydan alıktır dostum.
*
Cafer Uçak terk-i sanat eyledi
Genç yaşında biraz türkü söyledi
Lütfü Hoca mezarlığı boyladı
Vade hitam bulup ölüktür dostum
*
Yazmadığın şairleri sayalım
Nazar eyle adlarını duyalım
Abdurrahim Karakoç’u diyelim
Şairlik hünerin biliktir dostum
*
Bir daha var sönmez âşık feneri
Bin bir çeşit icat eder hüneri
Ziraat memuru Durdu Güneri
Nicesini yere çalıktır dostum.
*
Abdurrahman Çıtak 6. oğlum
Şairlikte tamam bir hiza boylum
Soyadı Koca’dır Erçene köylüm
Çerkezlere çalım kılıktır dostum.
*
Şairlikte mahir Ulvi Eren’i
Haykırırsa dilden atar fireni
Babası Çıtağın sadık yareni
Din imanı bolat çeliktir dostum.
*
Mehmet Göçer şair ham iken yetti
Elbistan’da gelip gül gibi bitti
Mektep müfettişi olarak gitti
Necati Tokat’ta kalıktır dostum.
*
On iki daha var bilmiyom adın
On birisi erkek birisi kadın
Zaman azdı görmek dünyanın tadın
Sitemden gönlümüz yılıktır dostum.
*
Gönül mahsun asrımıza dargınım
Vatandaşı düşünmekten yılgınım
Naz ediyor Halık’ıma kırgınım
Böyle güne bizi salıktır dostum.
*
Mukaddes vazifen Resûl’ün yolu
Mücahit şerefi dünyanın malı
Adı şirin Balıkesir’in balı
Sizlere nasip oluktur dostum.
*
Ahmet Çıtak dilden koymaz Huda’sın
Selâmet namına söyler sedasın
Esirgesin Türk’ün bayı gedasın
İstinatgâhımız Halık’tır dostum.
*
Ahmet Çıtak
Kaynak: Elbistanın sesi, yıl 1, sayı: 91, 31 Ekim Salı 1961
**
Murtaza Gündoğdu isimli bir şair de, gazete aracılığıyla Ulvi Eren’e şu şiiri yazıyor:
Kardeşim Ulvi Eren’e
Ulvi boşa yorma kendini böyle
Şimdiki şahıslar falla tanınır
Anlamaz insana sen hemen söyle
Lâ-şekki hepisi malla tanınır
*
Cünun eder eflâk böyle nezâni
Değer sevmez hucürları yazanı
Kimse bilmez şahikada gezâni
Makamı maddelik yolla tanınır
*
Nâdan dester harap etti cihanı
Acırım fikire çekti yuharı
Hani seven yiğit Nabi Nihani
Kalleşçe tekellüm dille tanınır
*
Değer ..tı bu meblağı kaplığa
Fakir merdüm yaramıyor saplığa
Kıymet nerde asaleti nablığa
Aşıyanı radyo pille tanınır
*
Abitliği kayıp etti ezelî
Tasallutlar ara yerde gezeli
Değer demin raaliti güzeli
Rakı, şarap, esrar külle tanınır
*
Aç gözün olmaz mı vicdanı kaba
Savurur efkârı elinde taba
Böylesi mücerret olmayan baba
Şerefi olmayan dölle tanınır
*
Murtaza der Ulvi Eren’i seçek
Şimdi mert yerine kalleşle köçek
Yaramaz ellağa ..aalit koşak
Muhteri munafi elle tanınır
*
3 Mart 1962
Murtaza Gündoğan
Ulvi Eren’in Ccvabını da birlikte okuyalım:
’Kardeşim Ulvi Eren’e’
başlıklı şiire cevap
Anlamaz sözünden, olmayan arif
Sebep nedir seni üzen Murtaza
Acep neyi etmek istesin tarif
Şiveyi acemice yazan Murtaza
*
Falı bilmem sen bari izahı
Mısraların nahoş hem de mizahi
Açık konuş seçer misin nizahi
Tanınmadım diye kızan Murtaza
*
Sadık mukmin çoktur nebiyi seven
Aşkı ilâhiyle bağrını döven
Bilir misin kimdir kendini öven
Bahr-i müşkilatta yüzen Murtaza
*
Hatadan münezzeh olamaz beşer
Ancak melez olan kıyametten düşer
Cahil esir olur ilim hür yaşar
Mevsimsiz dökülmez hazân Murtaza
*
Terk et Farisiyi Türkçeye geçek
Galiba aklını bozmuştur köçek
Gayen çakışmaksa bir anket açak
Tellere verelim düzen Murtaza
*
Altıncı mısrada haklısın biraz
Gördüysen ebebeyninden garaz
Nermitlik şifası olmayan maraz
Genç yaşta hayattan bezen Murtaza
*
Hayal-i aşk ile kendimden geçtim
Bab-ı nezaketi elimle açtım
Ben kendi yerine zatını seçtim
Gayret göster şöhret kazan Murtaza
*
Maksadın Ulvi’ye vermekse akıl
Karışmaz cevherin içine çakıl
Bir mürşid kamilin peşine takıl
Rah-i felakette gezen Murtaza
*
12 Mart 1962
Ulvi Eren
Yazısı bizlere ulaşan ve sözü kulağımızda kalan o dönem şairlerinin şiirlerinden örnekler yayımlamaya devam edeceğiz. Cümle geçmişlerimize rahmet dileklerimle…
Ezcümle:
Ördek uçar kaz uçar
Çürük yapı tez uçar
Çok eski darb-ı mesel
Yazı kalır söz uçar.