Kanuna sövdüğüm doğru değildir.
Köylerin birinde, uyanıklığı ile ün yapmış, soyisimleri ‘Kartal’ olmasına rağmen, bireylerinin isimlerinin önüne ‘Cin’ eklenerek söylenmesini kimsenin yadırgamadığı bir kabile varmış.
Köylüler arasında, bu kabilenin mensuplarının başkalarına göre daha gözü açık, oldukça kurnaz ve bir o kadar da kıvrak zekalı olduğu kanaati yaygınmış.
En ağır şartlarda dahi kendilerini kenara çekmeyi ve taşın başına çıkıp oturarak olayları üstten seyretmeyi bilirlermiş. Bu arada; serini serin, sıcağı sıcak yaşamak yerine, kışın sıcak, yazın serin yaşamayı seven, keyfine düşkün bir yanları da yok değilmiş hani…
Hâ… bir de, yerlerini değiştirirken sözlerini de değiştirmekten çekinmezlermiş.
İşte bunlardan biri, tarla komşusuyla tahım yüzünden sık sık cangama çalmaktadır. En sonunda, aralarındaki ağız dalaşı dövüşe dönüşür.
Karşı taraf haklı olmasına rağmen, bizimkine ne güç yetmektedir, ne de söz…
Gerek insanlar, gerekse de kanun nazarında haklı olduğunu düşünen komşunun;
Tahımımı bozdurmam. Seni mahkemeye veririm. Senin yaptığını Temurlek Sivas’a yapmamıştır. Bunları senin yanına komam!. Köpeksiz köyde deyneksiz geziyorsun. Kanundan da güçlü değilsin ya… gibi sözler söylemesi karşısında öfkesi daha da artan bizimkisi;
Senin kanununa da, sana da… diye sövmekle kalmayıp adamcağızı bir güzel de dövmüş.
Adam da doğruca ilçeye giderek, arzuhalciye yazdırdığı bir şikayet dilekçesiyle davacı olmuş.
Tabii mahkemenin çıkardığı celp cendermeler aracılığıyla bizimkine ulaşır.
Günü geldiğinde, mahkeme reisi, karşısında süklüm püklüm duran iki köylüye bakarak, söz hakkını önce davacıya verir:
-Anlat bakalım, olay nasıl oldu?
-Efendim, biz tarla komşusuyuz. Bu adam, tarlanın tahımına her sene müdahelede bulunur. Bu kez engel olunca, hem küfretti, hem de beni dövdü…
Ve bizimkinin suçunu ağırlaştıracağını düşünerek;
Ayrıca, bununla da yetinmeyip kanuna da küfretti diyerek sözlerini tamamlar.
-Peki, sen anlat bakalım, olay nasıl oldu, kanuna küfrettiğin doğru mudur?..
İşin en vahim kısmının, bu ‘kanuna küfretme’ maddesi olduğunu anlayan bizimkisi şöyle cevap verir:
-Efendim ağız cangaması çaldığımız doğrudur. Birbirimize karşılıklı hakaret de ettik. Lakin, kanuna sövdüğüm doğru değildir. Ben kağnıya küfrettim, bu adam da, yaşlı olduğu için kağnıyı kanun anlamış…
Bunun üzerine hâkim, her iki tarafın kabulü ile kağnıya sövmenin dışında suça rastlanmadığına hükmederek beraat verir.
Ol denildi her şey oldu
Söz mübarek söz mübarek
Zıttı ile kıymet buldu
Çöz mübarek çöz mübarek
Eskiler Dilin kemiği yok, nereye çevirirsen oraya döner demişler.
Ezcümle, Dilin kemiği yok ama kemiği kırar diyenler de yine aynı eskilerdir!..
*
MEHMET GÖZÜKARA