İnsanoğlunun yavrusu uzun süre bir başkasının bakımına muhtaç tek varlık…
Ana ve baba için evlat; canından bir parça… Gözbebeği…
Onların iyi bir eğitim ve terbiye alması için elinden gelenin en iyisi yapar.
Kimisi dünyada rahat yaşaması için gayret gösterir, kimisi de hem dünya da hem de ahrette…
Ana ve babanın ilk hedeflerinden biride çocuklarını okutmaktır. Onları her yönüyle geleceğe hazırlamaktır. Bu hazırlamayı yaşadığım bir olayı anlatarak pekiştirmek istiyorum. Evimiz Afşin’in bayağı dışındaydı. Bizim oranın kışı çok şiddetli geçtiğinden kar yolları kapatırdı çoğu zaman. Onun için okula gidemediğimiz günler olurdu. Ama rahmetli anacığım sabah erkenden kalkar, iliklere kadar işleyen soğukta bile karla kaplı patika yolu okula gitmem için kürekle açardı. Eldivenin altındaki nasırlı elleri buz keserdi.
Okuma yazması olmayan anamın (Anadolu kadını) okumaya verdiği önemi gözler önüne sermek istedim.
Kahramanmaraş’ta bir gün akşamüstü yürüyüş yapıyordum. Mahallemizin temizlik işçisiydi. Ara sıra sohbet ederdik. Üzgün gördüm. Sırtını okulun bahçe duvarına dayamış, elini yanaklarına götürmüş, dalmış gitmiş. Bakışlarında gizemli bir ışık yayılıyordu etrafa. İçini kasıp kavuran fırtınanın dışa yansımasıydı belki de. Yanına vardım ama beni fark etmedi. Uzun süre yanında oturdum. Birden, gözünü dikmiş olduğu noktadan, başını ayırmaya başladı yavaş yavaş. “Fırsat bu fırsat,” diyerek “Ne oldu?” diye sordum ama beni duymadı. Çehresi koyu bir kederin kuşatması altındaydı sanki. Kendi haline bırakmanın iyi olacağını düşündüğüm ve tam gideceğim sırada eliyle “otur” işareti etti. İçini dökmek istemiş olacak ki başladı anlatmaya “Köyümüzde ortaokul olmadığı için şehre gittim okumaya. Köyden gelen biri şehre nasıl ayak uyduracaktı? Arkadaşlık etmiyorlar, aralarına da almıyorlardı biz köyden gelenleri. İki bizim, üçte çevre köylerden olmak üzere toplam beş öğrenciydik. Diğerleri sırasıyla okulu bırakıp gittiler. Okulu bırakıp, köye dönen çocuklara “Varan bir,” dediler. Okuma arzum beni sona bırakmıştı. Okulu bırakmamak için çok direndiysem de nafile. Dayanamadım. “Varan beştim.” Okuma hayalim sona ermişti. İşimi yaparken biraz önce gençler motosikleti üzerime sürdüler. Yere düştüm. “Çöpçü parçası,” dediler. Oturup ağladım dakikalarca. Ben işimi yapıp, ailemi helâlından geçindiriyorum. Halimden şikâyetçi de değilim ama “çöpçü parçası” dendiğinde her şeye göğüs gerip de okumadığıma bin pişman oldum. “Çocuklara ve gençlere de birkaç lafı vardı.” Ne kadar zorda olursanız olun, bu zorluklara göğüs gerip, mutlaka okuyun. Çünkü son pişmanlık fayda etmiyor. Ayrıca kimseyle de alay etmeyin, tepeden bakmayın ve hakir görmeyin.” dedi.
Çocuklar ve gençler bu nasihati kulağınıza küpe edin.
Hayat sadece çocukluk ve gençlikten ibaret değildir. Ne kadar zorluklar içinde olunursa olunsun okuyun. İhmal etmeyin. Çünkü geri dönüşü yoktur.
İş işten geçmeden, geri dönüşü olmayan çıkmaz sokağa girmeden aklınızı başınıza alınız.
Ebeveynlerinizin de birçoğu “Şimdiki aklım olsa gecemi gündüzüme katar ders çalışırdım.” dediğini duymuşunuzdur ama iş işten çoktan geçmiştir artık. Onlar hayatınızı kolaylaştırmak, rahat etmeniz ve kimseye muhtaç olmamanız için geleceğe sizleri hazırlamaktadır. Aynı durum sizler içinde geçerli olacaktır, anne ve baba olduğunuzda… Kendi çocuklarınızı siz hayata hazırlayacaksınız. Okumasından tutun da, sağlığına kadar her alanda onlarla ilgileneceksiniz. Şimdi anne ve babanızın yaptığı gibi…
Milli ve manevi değerlere sahip sizlerle ülkemiz kalkınacak ve büyüyecektir.
Ülkemizde, içimizde milli ve manevi değerlere saldıranlar var. Onun için en sonuna kadar okuyun. Onların yönetimlerinde başörtülü kızlarımıza ve Müslümanlara çok sıkıntılara çektirdiler. Yönetimde, idarede de onlar vardı. Çok çektirdiler Müslümanlara… Onun için okuyup, en yüksek mertebelere milli ve manevi değerleri yüksek saygılı ve sevgiyi hak eden sizler gelin.
Milli Şairimiz Mehmet Akif Ersoy O yıllarda yeni açılan ve ilk sivil veteriner yüksekokulu olan Ziraat ve Baytar Mektebi’ne (Tarım ve Veterinerlik Okulu) kaydoldu. Okulunu birincilikle bitirdi. İkincisi ise bir ermeniydi. Mehmet Akif okuluna uzun süre ikincillikte devam etti. Evinin okula uzak olması nedeniyle gidiş gelişlerde yeterince ders çalışmayı gerçekleştiremediği için okul idaresinden yurtta kalmasını istedi. Çünkü okul ilk mezunlarını verecekti. Ermeni öğrenci birinci sıradaydı. Okulun ilk mezunun bir Müslüman-Türk olmasını istiyordu. Okul idaresi talebine olumlu buldu ve yurt temin etti. Akif eve gidiş-geliş zamanını da ders çalışarak değerlendiriyordu. Bu sayede okulun ilk birincisi oldu ermeni öğrenciyi geçerek… .
İşte milli ve yerlilik…
Milli ve manevi değerlere sahip çıkarak okuyun. Eğer çalışırsanız başaramayacağız hiçbir şey yok… Ülkemiz ve devletimiz için var gücümüzle her alanda çalışın.
Hangi mevki ve makamda olursanız olun. Ahlaklı olun. Saygılı olun. Mütevazi olun. İnsan olun. Kimseye tepeden bakmayın. Hor görmeyin. Kibirli olmayın. İnsana insan olarak değer verin. Kimseyi küçümsemeyin. Vatanınızı ve devletinizi sevin. Gelişmesi için var gücünüzle çalışın. Hain olmayın.
Başladığınız işi yarım bırakmayın. Pes etmeyin. Sabırla işinizi yapın. İşte o zaman başarıyı yakalarsınız.
Planlı ve düzenli bir şekilde derslerinize çalışmalısınız ki geleceğe yatırım yapmış olasınız. Planlı ve düzenli ders çalışma alışkanlığı olmayanların, başarıları düşük ve geçici olur. Uzun ömürlü başarılar, uzun soluklu çalışmalar ister.
Okumak bilgi demektir. Okumak, aydınlıktır. Önünüzü görmektir.
Bilgi güçtür. Yani bilgili olan teknolojiyi, gücü ve hükümranlığı elinde bulundurur. En büyük hazine bilgidir. Bilenle bilmeyen bir olur mu?
Çok zor şartlarda olsanız dahi asla okulunuzu bırakmayın.
Geleceğinde bir gün geleceğini sakın unutmayın. İş işten geçmeden, elinizdeki fırsatları değerlendirin.
İnternet kafede, kumarhanelerde, birahanelerde, televizyonun karşısında dizilerle, erkek ya da kız peşinde koşarak, dedikodu yaparak ya da eften püften şeylerle birbirinizle uğraşarak zamanınızı boşa geçirmeyin. Okuyun.
Başarı okuyanındır. Turistlerin otobüste, parkta ellerinde kitap okuduklarını görmüşüzdür. Başarı, gelişmişlik çalışanındır. Onun için, çalışmayan milletler çalışan milletlerin boyunduruğu altına girmeye mahkûmdur.
Okumak başarıyı, başarı da ekonomik gücü getirir. Ekonomik güç ise dünya devletleri arasında söz sahipliği demektir.
Bilgi çağında yaşıyoruz; bilgi artı düşünme ve yenilikleri çalışıp üreterek yaşama geçirmek başarıyı getirir. Ekonomide, bilimde, sanatta, sporda, sosyal yaşamın her dalında, politikada ve ülke yönetiminde güçlü ve ileri ülkelerde, okuma oranlarının çok yüksek olduğunu görürüz.
Bizde millet olarak az okumaktayız maalesef… Çıtayı yükseltmek zorundayız.
Sizler de geleceğin büyüklerisiniz. Bizlerin yerinde yarın sizler olacaksınız. Ülkeyi sizler yöneteceksiniz. Büyük sorumluluk alacak, sırtınızdaki yük ağırlaşacak. Onun için kendinizi her alanda yetiştirin. Ülkemizi gelişmiş devletler seviyesine çıkarmak sizlerin elindedir.
En iyi arkadaşınız kitap olmalıdır. Kitap okumayı sevmelisiniz.
Yaptığımız işi severek yapmalısınız yoksa başarıyı yakalayamazsınız. Elbet, hayatınızı ikame etmek, kimseye muhtaç olmamak ve geçiminizi sağlamak için okumalısınız ama önceliğiniz; ailenize, çocuklarınıza, ülkemiz ve insanlarımıza faydalı olmalısınız ki okumanız bir bütünlük arz etsin. Yoksa okumayı sadece ileride ekonomik kazanç ya da mevkii sahibi olacağım diyerek yapılırsa insanlara tepeden bakma eğilimi baş gösterir ki, bu da büyük bir tehlikedir.
Okuyup, güçsüzlere, fakirlere, dul ve yetime, darda ve yolda kalmışa yardımlarınızı eksik etmeyin. Yaptığınız iyilikleri, hayır hasenatları “başa” kalkmayın. Hoşgörülü ve tatlı dilli olun.
Hangi makamda veya mevkide bulunursanız bulunun zulüm yapmayın. Zalim olmayın. Gayri Müslim de olsa hiç kimsenin hakkına tecavüz etmeyin. Hak, hukuk ve adaletten ayrılmayın.
Vatanınıza sahip çıkın ve sevin. Ülkenizin kalkınması, ilerlemesi, gelişmesi ve güçlü olması için çalışın.
Okumak, insanın gelişmesinin ve fikir sahibi olmasının yoludur.
Okumak insan için en kolay ve etkili öğrenme yoludur. İlkokul sıralarında başlayan eğitim süreci, tüm yaşam boyu devam eder. Üniversite bitirilip son nokta konsa da, kişinin kendini eğitmesi, dünyayı ve yaşamını gözlemlemesi, karşısına çıkan değişimlere ayak uydurması, tecrübelerden ders alarak kendini geliştirmesi de, yaşam okulunun adı konmamış sınıflarıdır.
Kitap; bir dosttur, merhemdir kapanmaz yaralarımıza…
Bilgiye araçtır, zihne ilaçtır, zekâya harçtır…
Hayatı keşif çabasıdır…
Yunus Emre, “Okumaktan mana ne, kişi Hakk’ı bilmektir. Çün okudun bilmedin, ha bir kuru emektir.”
İlim ilim bilmektir
İlim kendin bilmektir
Sen kendini bilmezsin
Ya nice okumaktır
AYET
-Allah Teâlâ Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyuruyor:
“Yaratan Rabbinin adıyla oku. O, insanı bir aşılanmış yumurtadan yarattı. Oku, insana bilmediklerini belleten, kalemle (yazmayı) öğreten Rabbin, en büyük kerem sahibidir.”
-“(Ey Muhammed) De ki: hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? Doğrusu ancak akıl sahipleri bunları hakkıyla düşünür.” Zumer, 9.
HADİS
Peygamberimiz buyuruyor: “Ya öğreten, ya öğrenen, ya dinleyen, ya da ilmi seven ol. Fakat beşincisi olma (yani bunların dışında kalma) helak olursun.”
OKUMAKLA İLGİLİ SÖZLER VE BİLGİLER
-Bir Norveçli bir Türk’ten 200 defa daha fazla kitap okuyor.
-Kitap gazete okumada da gerilerdeyiz. Okumayan bir toplumun okuyan toplumlarla yarışması mümkün mü?
-Okuma bireyin bilgi düzeyini artırır. Ona yeni düşünce olanakları yaratarak, genel kültürünü geliştirmesini sağlar.
-İster öğrenci ve isterse yetişkin olsun, bugün herkes dünden daha çok okumak zorundadır.
-Kitap okuma alışkanlığı, insanlık tarihinin ayrılmaz bir parçası olarak süregelmiştir. Tarihte büyük işler yapmış, milletlere yön vermiş kişilerin çok kitap okuduklarını ve büyüklüklerini bir yerde kitap okumaya borçlu olduklarını görüyoruz.
-Medeniyetlerin kurulmasında ve büyümesinde en önemli şey bilgidir, kitaptır. Yani kitaba verilen değerdir. Bir ülkenin insanları ne kadar çok kitap okuyorsa medeniyete katkıları ve gelişmişlik düzeyleri de ona göredir.
-Kitap bilginin ve tecrübenin toplandığı, insanların gelişmelerinin ve yeniliklerinin biriktirildiği bir kilitsiz kumbaradır. Bu kumbaradan istifade etmemiz için açıp içindeki bilgileri kullanmamız gerekmektedir.
-Söz ve işleri incele, oku, çalış, hayırlı ile hayırsızı, uğurlu ile uğursuzu, doğru ile yanlışı tefrik et, dostça söyleyen ile düşmanca söyleyeni ayırt et ve öğrenmekten asla geri kalma.
-Okuma ihtiyacı barut gibidir, bir kere tutuşunca artık sönmez.
-“İlim öğrenmek her Müslüman’a farzdır”
-İnsanlığa faydası olmayan ilmin, bilimin ve zenginliğin Allah katında hiçbir değeri yoktur.