Kısa adı MAKSAT olan Maraş Kültür Sanat Kurucu Başkanı Yaşar Gçren ile keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.

İstanbul programlarımız kapsamında Silivri’de ikamet eden hemşehrimiz Yaşar Gören ile MAKSAT’ı konuştuk.

Sanatsal yönün yanı sıra yaklaşık 30 yıldır ticaretin içindeyim diyen Gören, 30 yıldır Silivri’de ikamet ediyorum ve orada da ticaretle uğraşıyorum. Burada iş yerlerimiz var. Afşin ve Elbistan’dan birçok hemşehrimiz buraya geldiler deprem sebebiyle. Bende büyük bir samimiyetle onlara kol kanat olmaya çalışıyorum.  Yerleştirme, gıda ve giyim konusunda bu süreci seferberlik ruhuyla ve acılar paylaştıkça azalır, sevgiler paylaştıkça çoğalır mantığı ile bu zorlu süreci 1999 depremini yaşamış, görmüş biri olarak bu süreçte hep beraber olacağız dedi.

Bunun yanında ticari boyutun yanı sıra sanatsal yönünde de biz ne yapabiliriz diye bir çabamız gayretimiz var. Bunun içinde sana daha önce de paylaştım bir projemiz var. İlk önce MAKSAT (Maraş Kültür Sanat) adında bir platform olarak yola çıktık. Ve vakıflaşma yolunda ciddi mesafeler kaydettik. Ben bunu düşünerek yola çıkarken İstanbul’da yaşayıp da Kültür Sanat Edebiyat adına kim kalem tutuyor, kim fırça tutuyor, kim mızrap sallıyor, kim emek sarf ediyorsa İstanbul’da kim var kim yok bunları bir üst çatı altında toplayalım, tanışalım, ne üretebiliriz diye yola çıktık. Çok yoğun ilgi oldu diyen MAKSAT Kurucu Başkanı Yaşar Gören, Daha sonra katılan arkadaşlarla birlikte onların çevrelere yayılmasıyla Türkiye genelinde bir büyüme oldu. Bu sadece İstanbul’da yaşayan Maraşlılar olmaktan çıktı Türkiye genelinde yaşayan Maraşlılar ama sanatın içinde olan insanlarla bütünleştik. Bu sadece saz çalıp türkü söyleyen değil, edebiyatta olsun halk ozanı olsun, seramik sanatımız olsun, resim, tiyatro, sinema sanatçısı, yönetmenler gibi geniş çaplı kitle olduk. Ben her zaman övünürüm bizim oralar bir insan zenginliği kaynağı kültürel olarak. Bunun farkında değiliz. MAKSAT’ın evveliyatı şu şekilde başladı; Yıldız NTV’de Binboğa’nın Sesleri diye programla başlamıştık. 23 hafta program yaptık o yıllar. Oradaki TV ile anlaşma yaparken şu şekilde bir yönelimde bulunmuştum; ben profesyonel sahneye yönelik program yapmam bizim oranın değerlerini kıyıda köşede kalmış halk ozanlarını çağırırım dedim ve tamam dediler anlaşma sağlandı. 23 haftanın 21 haftasını memleketimizde saz çalıp türkü söyleyen, üreten bütün dostlarımızı çağırdık. Gelmeyen kalmadı. Ve daha da 23 hafta değil 43- 53 hafta program sürecek çağırmadığımız gelmeyen insanlarımız vardı. Bunun devamı da bu sene Cem TV ile anlaştık, 9 hafta bir program yapmıştık. Binboğadan İki Ses Bir Nefes ile ilk programımızı Ahmet CEREN ile yaptık. Cem TV’dekini de Ağcaşar köyünden olup İstanbul’da sahne yapan Nurettin YEŞİL ile birlikte yaptık. Ve 9 hafta yine aynı minvalde, bizim oranın yöresel sanatçıları ile başlamıştık öyle devam ediyorduk ama maalesef deprem ile karşılaştık dedi.

Böyle durumlarda maalesef etkilenen bütün toplum kesimleri oldu ama ekonomik olarak sıkıntısını çeken yine sanatçı camiası oldu. Çünkü hayat normalleşmeye başladığı zaman bakkal bakkalını açıyor, sen gazetecilik görevini yapabiliyorsun, halı saha çalışıyor ama sanatçı sanatını icra edemiyor ayıp var yas var denilerekten. Pandemide de aynı şekilde doğal afette de aynı durum meydana geliyor. Bunun için de şöyle bir düşüncemiz hasıl oldu. İstanbul’da ayın 30’una yetiştirebilirsek seçimden önce MAKSAT sanatçıları öncülüğünde bir organizasyon düşünüyoruz. Yardım amaçlı mağdur olan dostlarımıza bir şey yapabilir miyiz onun arayışı içindeyiz diyen Gören, Bunun için stüdyoya gireceğiz, eserleri belirledik seslendirmeler yapacağız Eyüp HAMİŞ hocamızın öncülüğünde. Cemile hanım, Şevket Gürlek, Aynur ÖZDEMİR, ben ve Eyüp kardeşim de dahil olacak şekilde klip şeklinde duyuracağız. Ayın 30’unda da bir organizasyonda Maraş için çal, Maraş için söyle, Maraş gecesi gibi adını netleştirince bu şekilde gerçekleştireceğiz. Deprem öncesi en son Silivri’de bir organizasyon yapmıştık. 14 Ocakta da Silivri’de çok güzel bir konser vermiştik. MAKSAT olarak amacımız doğrultusunda hareket ediyoruz, siyasi olarak bir alaka içerisinde değiliz, herkesin siyasi kimliği bir tarafa. Bu anlamda sesimizi duyan, bende sanatın bir alanında iştirak edeyim diyen herkes bize ulaşabilir, başımızın üstünde yeri var. Son olarak bütün dostların acılarını burada paylaşıyorum, bizim bu kervanımıza katılmak isteyen dostlarımızı bekliyoruz, kapımız herkese açık, bir olmaya beraber olmaya çağırıyorum dedi.