1800’lü Yıllarda Amerika’nın Kaliforniya eyaletinde altına hücum furyası başlamış.
24 Ocak 1848’de marangoz James W. Marshall, dere yatağında altın pul bulmuş. Önce bunu gizli bir sır olarak saklamaya çalışmışsalar da, altın dedikoduları kısa sürede tüm çevreye yayılmış.
Buraya kadar olaylar normal seyrinde ilerlemiş diyebiliriz. Işler burdan sonra garipleşmeye başlıyor. 5 bin kadar nufuslu kasabanın nufusu bir süre sonra 50 bin daha sonra 200 bine dayanmış.
Işin ilginci ve yazımızın konusu ise altın aramaya gelenler dışında herkes zengin olmuş.
Çünkü kasabada altın yokmuş. Ama bir umutla yola çıkanlara ilk başta kazma kürek satanlar. Sonra insanlara yiyecek çadır konut kıyafet satanların hepsi zengin olmuş.
Nüfus bir anda artınca ihtiyaçlar tavan yapmış su hatlarından kalıcı konutlara bir inşaat furyası doğmuş hatta giydiğimiz kot pantolonlar bile o devirde madenciler için üretilmiş. Sonuçta kaliforniya’nın çehresi birkaç yıl içinde değişmiş.
Hasbelkader altın bulan birkaç kişide yollara kamp kuran haydut çetelerince soyulmuş.
Bu gün de tablo pek farklı değil gibi görünüyor. Insanoğlunun doymazlığı sebebiyle bir yanda altın arayan masumlar var diğer yanda ise bu işi farkeden ve kazanan kazma kürekçiler.
Örnek vermek gerekirse, olayı somutlaştırmak adına bir yanda kripto paradan para kazanan üç beş kişinin boy boy resimleri çıkarılıyor ardından binlerce insan paralarıyla hiç bilmedikleri bir aleme giriyorlar eğer dolandırılmadılarsa bile bilgisizliklerinden tüm birikimlerini kaybediyorlar.
Bir başka örnek borsa, borsaya katılım tarihi rekorunu yaşıyor fakat borsada zarar da tarihi rekora koşuyor. Nedeni ise Gold Rush mantığı ile kurulan bir tezgah olması denebilir.
Bir başka örnek çoğumuzu doğrudan veya dolaylı olarak ilgilendiren sınav ekonomisi her yıl milyonlarca gencimizin girdiği onlarca sınav var.
Her yıl KPSS yani memuriyet sınavına 1 milyondan fazlar insanımız giriyor. Göreve başlayan sayısı 100 bini bulmuyor. Ama buradan devasa bir matba sektörü doğuyor.
Türkiye genelinde onbinlerce dersane bu sınav ekosisteminden besleniyor.
Bu örnekler sanal pazarlama, amazon, drop shipping, online networking, kozmetik ürünler pazarlama vs. Onlarca örnekle çoğaltabiliriz.
Peki hiç mi kazanan yok? Hiç birşey yapılmamalı mı? Hayır! kazananlar da var!
Kazananlar bir emek veya değer ortaya koyanlar. Üretenler.
Hiç bilmedikleri bir diyara bir avuç altın için koşanlar değil de. Kazma kürek yapmayı bilenler yada insanların ihtiyaçlarını görüp o ihtiyaçlara yönelik mal veya hizmet üretenler.
Sürçü lisan ettiysek affola…
*
Murat ÇOLAK