
Hiç bir zaman boyunduruk altına girmeyen imanlı ve vatanperver milletimiz kendi iradesiyle püskürtmüştür bu kanlı girişimi…
Vurulmak istenen prangayı paramparça etmiştir.
Yüreğini ortaya koyup göğsünü siper etmiştir mermiye, tanka, topa…
Milletlerin doğum ve kuruluş öykülerini, yeryüzü tezgâhında dokur zaman. Hem öğretmiş hem de ince ince dokumuş nesilden nesile bu necip milletin evlatlarına…
Vatan sevgisi imandandır.
Kendini Allah’a vermek olarak tarif edilen “şehadet”; bizim millet olma hikâyemizin başlangıcında durur. Şehit olmayı yaşamaktan daha çok arzulayan başka bir millet var mı?
Allah ve Peygamber sevgisi…
Milli Şairimiz Üstad Mehmet Akif Ersoy, Çanakkale Harbinde şehit düşenler ile Bedir Harbinde şehit düşen sahabeleri şiirsel bir bütünlükte, bir ve beraber ele alır.
Şehitler kervanı için zaman işlemez, onlar birbirleriyle arkadaş ve yoldaştırlar. Göklerdeki yıldızlar gibidir, aydınlatırlar ve yol-iz gösterirler. (Âl-i İmran, 3/170.) Onun içindir ki Allah Resulü (s.a.s.), “Cennete giren hiçbir kimse, yeryüzündeki her şey kendisinin olsa dahi dünyaya geri dönmeyi arzu etmez. Sadece şehit, gördüğü ileri derecedeki itibar ve ikram sebebiyle tekrar dünyaya dönmeyi ve on defa şehit olmayı ister.” (Buhari, Cihad, 21.) buyurmuştur.
“Şehitler Ölmez!”
15 Temmuz 2016’daki milli direnişimizi de, tekrarlanmış bir şehadet destanı olarak kaydedebiliriz.
Çünkü biz o akşam; yer ile gök arasının bitiştiğini gördük. Yer ordularıyla gök orduları kol kola vererek şerre karşı göğüslerini siper ettiler.
Fetullahçı Terör Örgütü (Fetö) üzerinden Anadolu topraklarına işgal teşebbüsünün gerçekleştiği 15 Temmuz akşamı halk işgalciyi, minarelerden okunan ezan, salâ ve tekbirlerin önderliğinde püskürttü.
O gece birkaç şehirde müezzinleri susturmak için camilere saldırılar düzenlendi. Azgın gürûh camileri bastı. Kim olduklarını çok iyi biliyoruz.
O gece İslam’ın son kalesini yıkmaya, Haçlıları topraklarımıza sokmaya, cennet vatanımızı peşkeş çekmeye, Müslümanları katletmeye ve Müslümanların umut kapısını yıkmaya yönelik bir saldırıydı aynı zamanda bu.
Ama milletimiz doğusuyla, batısıyla, güneyiyle kuzeyiyle ayakta.
Halk kükredi ki uçak savar, zırh delici…
15 Temmuz öyle bir alçaklıktır ki, diğer darbelere benzetmek bile sıradanlaştırmaktır.
15 Temmuz’u unutturmaya çalışmak, bu millete yeni bir emperyalist darbedir.
O gün kısacası yaşadıklarım; televizyonda haberleri izlerken askerlerin İstanbul’da Boğaziçi Köprüsünü (15 Temmuz Şehitler Köprüsü) kapattıklarını gördüm, terör saldırısı olduğu yönünde haberler geçerken, bir tv’de Fetö’çü hain askerlerin darbe girişiminde bulunduğu alt yazılarda geçmeye başladı. Kalbim yerinden fırladı sanki. Çanakkale Savaşında 270 kiloluk mermiyi kaldıran Seyit Onbaşı oldum. Hanıma dedim ki: “Ben çarşıya çıkıyorum.” Yüreğim gümbür gümbür atıyor. Mehteran hücum marşını çalıyor. “Allah Allah!” nidası ile savaş meydanına koşuyorum “Ya şehit, ya gazi!”
Vatan canım sana feda… Seni kim bölmeye kalkarsa; yırtarım enginleri sığmam taşarım. Tankın, topun önünde siper olurum. Ve Ankara’da, İstanbul’da halk tankların altına yattı. Canlı kalkan oldu. Din için, vatan için, devlet için, bayrak için, namus için, seçtiği Cumhur Reisi Recep Tayyip ERDOĞAN için, çocuklarının geleceği için…
Bayrağımız, vatan toprağımız ve mukaddesatımız için gözlerini kırpmadan canlarını feda eden bütün aziz şehitlerimizi rahmetle, gazilerimizi şükranla yad ediyorum. Rabbim milletimize bir daha böylesi karanlık gece yaşatmasın.
Yaşasın büyük TÜRKİYE…
*
MEHMET GÖREN